“The world is a book and those who do not travel read only one page.” St. Augustine
4/17/2013
4/12/2013
Gençlik
Hep genç kalacakmışım gibi, birgün hayallerin gerçekleşecekmiş gibi...
Herkes genç sanki..
Oysa ki ben köpüklü dalgaları aşan bir vapur gibiyim, yaşlı, umutsuz, sakin ve kaygısız
Gün gelecek anam, babam bu dünyadan göçecek, yarattığım hayalkırıklıkları ile. Hayal kırıklığı değil konu, anayı, babayı, en çok da babayı hüsrana uğratmak
Oysa ki ana, baba dediğin nedir ki? Ben dediğinin başka bir formu, başka bir sarmalı, o nedenle uğrattığın hüsran uğradığın hüsran değil midir?
Herkes genç sanki..
Oysa ki ben köpüklü dalgaları aşan bir vapur gibiyim, yaşlı, umutsuz, sakin ve kaygısız
Gün gelecek anam, babam bu dünyadan göçecek, yarattığım hayalkırıklıkları ile. Hayal kırıklığı değil konu, anayı, babayı, en çok da babayı hüsrana uğratmak
Oysa ki ana, baba dediğin nedir ki? Ben dediğinin başka bir formu, başka bir sarmalı, o nedenle uğrattığın hüsran uğradığın hüsran değil midir?
4/10/2013
Pasif Daire
Hayat beni nerelere götürecek? Şu ana kadar gelmiş olduğum yer, keskin bir tatminsizlik uyandırmakta bende. Ne yapacağım, ne yapmalıyım diye düşünmek beynimin günlük aktivitesi, sonuca ulaşamamak ise ruhumun çektiği en büyük acı.
Kendini yetersiz hissetmek kadar büyük bir acı var mı bu dünyada? "Hiç birşey yapmıyorsun" kendini tekrarlayan bu düşünce, beyninin bütün kıvrımlarında yankılanırken, kendimi unutmak ve kendimi hatırlamayacağım başka yerlerde yeniden varolmak istiyorum.
Boğaz'ın sularına bırakıp kendimi, ılık rüzgarların estiği, tek derdimin sadece ve sadece yaşamak olacağı başka diyarlarda bulmak istiyorum bedenimi.
Belki fotograf çekerim oralarda ya da yağlıboyalarımı yanıma alıp dünyanın en güzel resmini yaptığımı düşünürüm.
Kumdan kaleler yapmam; ama pembe bir bisikletim olur sepetini fulyalarla sümbüllere doldurduğum. Kendim için savaşmam; ama başka insanlar hayatta kalsın, devam etsin, varolsun diye yaşarım ya da hiçbir amaç edinmem kendime, sadece ve sadece boşluğa bakarım; belki de huzurlu olurum sonunda.
Ne için yaşıyorum? Tanrım! Ne büyük bir gizem, Tanrı'nın varlığından bu kadar eminken kendi varlığımın sebebini sorguluyorum, acı çekiyorum, bu yaşıma kadar yıllar ne kadar da yavaş geçti; ama şimdi... Bu hız, tutamıyorum, yakalayamıyorum. Herşey gözlerimin önünde yaşanıp biterken, ben öleceğim günü bekliyor gibiyim, daha da kötüsü, bu kadar kederin, acının, mutluluğun içinde sadece ölümü hissedecekmişim gibi...
Kendini yetersiz hissetmek kadar büyük bir acı var mı bu dünyada? "Hiç birşey yapmıyorsun" kendini tekrarlayan bu düşünce, beyninin bütün kıvrımlarında yankılanırken, kendimi unutmak ve kendimi hatırlamayacağım başka yerlerde yeniden varolmak istiyorum.
Boğaz'ın sularına bırakıp kendimi, ılık rüzgarların estiği, tek derdimin sadece ve sadece yaşamak olacağı başka diyarlarda bulmak istiyorum bedenimi.
Belki fotograf çekerim oralarda ya da yağlıboyalarımı yanıma alıp dünyanın en güzel resmini yaptığımı düşünürüm.
Kumdan kaleler yapmam; ama pembe bir bisikletim olur sepetini fulyalarla sümbüllere doldurduğum. Kendim için savaşmam; ama başka insanlar hayatta kalsın, devam etsin, varolsun diye yaşarım ya da hiçbir amaç edinmem kendime, sadece ve sadece boşluğa bakarım; belki de huzurlu olurum sonunda.
Ne için yaşıyorum? Tanrım! Ne büyük bir gizem, Tanrı'nın varlığından bu kadar eminken kendi varlığımın sebebini sorguluyorum, acı çekiyorum, bu yaşıma kadar yıllar ne kadar da yavaş geçti; ama şimdi... Bu hız, tutamıyorum, yakalayamıyorum. Herşey gözlerimin önünde yaşanıp biterken, ben öleceğim günü bekliyor gibiyim, daha da kötüsü, bu kadar kederin, acının, mutluluğun içinde sadece ölümü hissedecekmişim gibi...
Subscribe to:
Posts (Atom)